Parkinson Hastalığının Belirtileri
Parkinson bir nörodejeneratif hastalıktır. Yani sinsice ilerler, neden olduğu olumsuzluklar zaman geçtikçe artar. İlk zamanlar hastaların çoğu semptomları anlamakta güçlük çeker ve başka hastalıklarla karıştırır. Kendimden örnek verirsem hastalık bende sol bacakta koordinasyon bozukluğu ile başladı. Doğal olarak aklıma ilk gelen bacağımda sinirle ilgili geçici bir rahatsızlık olduğuydu; ya da arterlerden biri tıkanmaya başlamıştı, belki de dizimde ödem oluşmuştu. Öyleyse bir ortopedi uzmanına muayene olmam gerekiyordu. Öyle de yaptım. Rezervasyon yapıp ortopedi uzmanı bir profesörün muayenesine gittim. Detaylı bir kontrolden sonra doktor, bendeki rahatsızlığın ayakkabılarımın bağcıklarını sıkı bağlamamamdan kaynaklandığı sonucuna varmıştı. Bu olayı Parkinsonlu Avukattan Küçük Bir Hikaye isimli romanımda mizahi bir üslupla anlattım.

Parkinson nedeniyle meydana gelen aksamalar önce vücudun bir tarafında başlar. Benimki sol tarafımdı. Yüzerken sol bacağımı artık kontrol edemediğimi, bacaklarımda koordinasyon uyumsuzluğu olduğunu fark etmemle benim için parkinson süreci başlamış oldu.
Parkinson hastalığının en yaygın belirtisi ellerde ya da bacaklarda titremedir. Bu titremeler genelde hareketsiz durumdayken başlar. Yürürken ise, titremenin olduğu taraftaki kol diğer kolla uyumlu salınmamaya başlar. Mesela sol taraftaki elimiz ve parmaklarımızda titreme varsa, sol kolumuz yürürken ya hareketsiz kalır, ya da eskisi gibi sağ kolumuzla uyumlu salınmamaya başlar.
Parkinson hastalığının belirtilerinden bir diğeri ise problemli taraftaki bacağı sürüyerek yürümektir. Bu duruma hücreler arası bağlantıyı, dolayısıyla hareketlerimizi sağlayan dopaminin beynin o bölgeyi düzenleyen kısmında eksikliği nedeniyle hareket komutlarına uzuvların zamanında karşılık verememesinden kaynaklanmaktadır. Kısaca dopamin olmadan gözümüzü dahi kırpamayız.
Parkinson, dopamin eksikliğinden kaynaklanır dedim. Peki, dopamin eksikliğinde hareketlerimizin kısıtlanmasından başka vücudumuzda neler olmaktadır? Öncelikle dopamin eksikliği arttıkça beynimiz, çok sisli bir yolda önünü görmeye çalışan bir sürücü gibidir. Bir hareketi yapması için talimat verdiğinde bu talimatı yerine getirecek hücreler ve sinirler arası iletişim her zamankinden çok daha uzun sürmektedir. “Kilitlenme” denilen bu duruma düşen birini görürseniz onu, ne yapmaya karar vermeye çalışan yarı sarhoş biri sanırsınız. Ve aklınıza gelen ilk şey şunu sormak olacaktır: “Hey… dostum, iyi misin sen?”
Parkinsonun en korkutan ve sıralamada en başlarda bulunan belirtisi “Denge Problemi” dir. Parkinson hastalığı, yürürken yahut hareket ederken kişinin dengesini sağlamasını zorlaştırır. Bu durum başı dönen birinin dengesini kaybetmesinden farklıdır. Adeta nedensiz bir denge kaybı gibi görünür. Parkinson hastalığından mustarip kişi, hastalık ilerledikçe geriye doğru kaykılarak istemsiz adımlar atar. Böyle yaparak bozulan dengesini düzeltir ve düşmekten kurtulur.
Parkinson hastalığı illa da ayaklardan bacaklardan başlayacak diye bir şart yoktur. Bazen konuşma bozukluğuyla başlarken bazen ise kişinin yazdığı yazılardaki bozulmalar, yüzündeki katılaşma ve ifadesiz bir yüz ifadesi gibi farklı belirtilerle de hastalık baş gösterebilir. Sürekli depresif olma, derin keder içindeymiş gibi bir ifadeyle yaşamaya başlama, kişinin belirgin olarak ağırlaşması, ( Hareketlerinin, zihninin ve düşünme kapasitesinin ağırlaşması) da parkinson başlangıcı olabilir. Eğer bu durumlardan biri ya da birkaçı varsa paniğe kapılmadan bir nöroloji uzmanından randevu alıp muayene olmamız gereklidir. Muayene, kişinin hareketlerinin ve davranışlarının gözlenmesinden ibarettir. Tahlil, röntgen, MR gibi modern tıp aletleriyle ölçülebilen bir hastalık değildir. O nedenle uzman doktor sizi muayene ettikten sonra yürüyüşünüzü, el ve ayak parmak uçlarınızda güç kaybı olup olmadığını, sol ve sağ tarafınız arasında beceri ve hareket kabiliyetini ölçüp teşhis koyacaktır. Sağlıklı günler dilerim.